Küresel İklim Değişikliği için Yapılmış Projeler
Havadaki Karbondioksiti Çekmek
Daha önceden küresel ısınmanın başlıca sebeplerinden birinin atmosfere salınan ve sera gazı etkisine sebep olan gazlar olduğunu biliyoruz. Bu gazların başında da karbondioksit geliyor. Atmosfere salınan karbondioksit gazının geri emilimini gerçekleştirebilen yerlerin başında Zürih’e yarım saat uzaklıktaki bir şirket geliyor. Bu şirket İsviçre’nin Hinvil kentinde fanlar yardımıyla havayı emiyor. Fanların içindeki kimyasallar ile kaplı filtreler karbondioksit gazını absorbe ediyor. Bu sistem direkt-hava toplama sistemi (direct-air capture) olarak biliniyor. İsviçreli bir firma olan Climeworks tarafından geliştirilmiş. Bu sistem her yıl 900 ton karbondioksit elde edebiliyor. Sonrasında elde edilen karbondioksit yakındaki bir seraya gönderiliyor. Gelen karbondioksit gazı sayesinde seralar daha büyük ürünler elde edebiliyorlar. Climeworks şirketi elde ettikleri karbondioksit gazının bir tonunu 600 dolardan daha az bir fiyattan satıyor. Ancak uzmanlar bu fiyatı yüksek buluyorlar. Ancak Climeworks Şirketi gelecekte bu fiyatın daha da azalacağının teminatını veriyor. Şirketin bugün ki hedefi bir ton karbondioksitin fiyatını 100 dolardan kadar indirmek.
Climeworks Şirketi’nin çalışmaları küresel ısınmayı önlemeye yönelik çalışmalar içerisinde oldukça önemli bir yere sahip. Küresel ısınma ile mücadelenin etkin bir şekilde yürütülememesinin başlıca sebeplerinden birisi de şirketlerin kâr kaybı yaşamaktan korkmaları. Climeworks Şirketi ise uzun vadede hem kârlı hem de çevreci çözümler sunacak gibi duruyor.
Karbondioksit Gazını Kabartma Tozuna Dönüştürmek
Hindistan’daki Tuticorin Alkali Chemicals Şirketi’ne ait bir fabrika yaptığı üretim sonucunda ortaya çıkan karbondioksit gazını kabartma tozuna dönüştürecek bir yöntem bulduğunu açıklayarak, dünyada bir ilke imza attı. Bu dönüştürme işlemi Carbon Clean Solutions Şirketi’nin yardımı ile gerçekleşiyor. Şirkete göre her yıl 60.000 ton karbondioksitin atmosfere salınmasını bu yöntem ile engellenebilir. Carbon Clean Solutions Şirketi iki tane genç Hintli kimyager tarafından işletiliyor. Bu iki kimyager karbondioksiti yakalamak için tuzlardan faydalanıyorlar ve karbondioksit salınımının çok büyük bir çoğunluğunu kabartma tozuna dönüştürebiliyorlar.
Elektrikle Çalışan Kargo Gemisi
Dünya’nın yüzde yüz elektrikle çalışan ilk kargo gemisi Çin’in Guangzhou kentinde suya indirildi. Gemi iki saat şarj olduktan sonra 80 kilometre yol gidebiliyor. Gemi 70,5 metre uzunluğunda ve 2400 kilovat saatlik bir bataryası var. Bu gemi saatte 12,8 kilometre hıza erişebiliyor. İşin güzel yanı ise gemi yüzde yüz elektrikle çalıştığı için atmosfere karbon dioksit salınımı yapmıyor. Gemiyi yapan şirketin açıklamasına göre ilerde bu teknoloji yolcu gemilerine de uygulanabilir.
Atmosferden Su Elde Etmek
Bilindiği üzere iklim değişikliğinin bir olumsuz etkisi, içme suyu kaynaklarının azalması. Bu sorunu çözmek için MIT ve Berkeley’den bir grup atmosferdeki su buharını yakalayacak bir sistem geliştirdi. Bu sistem atmosferdeki su buharını içinde hapsediyor ve Güneş’e maruz kaldığında içindeki su buharını serbest bırakıyor. Grubun içindeki araştırmacılar geliştirdikleri proje ile kurak bölgelere uygun fiyatlı içme suyu ulaştırılabileceklerini belirtiyorlar. Proje sonrası yayınlanan makaleye göre bu buluş bağıl nem oranının %20 olduğu bir ortamda günde 2,8 litre su üretebiliyor. Sistemin en büyük avantajı ise çalışmak için herhangi bir yapay enerji kaynağına ihtiyaç duymaması.
Rüzgar Tribünlerini Daha Verimli Hale Getirmek
İklim değişikliğinin etkilerini azaltmanın bir yolu da çevreyi kirletmeden enerji elde etmektir. Bunu başarmamızı sağlayacak yöntemlerin başında da rüzgâr tribünleri gelir. Günümüzde, rüzgâr tribünlerine geçişin hızlı bir şekilde yapılamamasının başlıca nedeni bu enerji elde etme yönteminin yeterince verimli olmamasıdır. Ancak konu ile ilgili yapılan bir araştırma bu kanıyı değiştirebilir. Araştırmaya göre denizlere yapılan rüzgâr tribünleri karadakilere oranla daha verimli çalışmaktadır. Bu araştırma Carnegie Bilimler Enstitüsü’nde yapıldı. Okyanuslardaki hava akımı, karadaki hava akımına kıyasla %70 daha güçlü. Bunu bilen araştırmacılar biri Kuzey Atlantik Okyanusu’nda diğeri ise Kansas’ta olmak üzere iki tane simülasyon hazırladılar. Bu simülasyonlar belirtilen yerlerin iklim özelliklerine göre oluşturuldular. Ayrıca her iki bölgedeki rüzgâr tribünleri tarlaları da aynı boyutta olacak şekilde simülasyonlara girildi. Yapılan gözlemler sonucunda Kuzey Atlantik Okyanusu’ndaki rüzgâr tarlalarının üç kat daha verimli olduğu görüldü.
Küresel İklim Değişikliği için Yapılacak Projeler
Türkiye’de İklim Değişikliği Alanında Kapasite Geliştirme Projesi
Bu proje, toplamda 15.5 milyon Euro’luk bütçeye sahip 4 Teknik Yardım Kontratı ve bir hibe programından oluşmaktadır. 2017 yılının başlarında hayata geçirilecek olan proje bileşenleri, iddialı bir iklim eylemi için engel teşkil eden mevcut boşlukların azaltılması hususunda Türkiye’ye destek sağlamayı hedeflemektedir. Söz konusu projede aşağıda verilen hayati unsurlar üzerinde durulacaktır:
-
Düşük karbonlu kalkınmaya ilişkin stratejileri ve eylemleri formüle eden analitik bir temel oluşturma: Bu bileşen kapsamında, sera gazı projeksiyonlarına dayalı azaltma senaryoları ve seçenekleri geliştirilecektir. Söz konusu analitik çalışma farklı sektörlerde yer alan uygun maliyetli azaltma önlemlerinin belirlenmesi için kullanılacaktır.
-
Arazi kullanımı, arazi kullanımı değişikliği ve ormancılık (AKAKDO) sektörü için analitik bir zemin oluşturulması: Bu bileşen, arazi kullanımı ile ormancılık sektörlerindeki sera gazı emisyonlarının ve azaltımlarının tahmini ve raporlanması için gerekli olan spesifik uzmanlığı artırarak, AKAKDO sektöründe karşılaşılan zorlukların çözümüne odaklanacaktır.
-
Uyum için kapasitenin artırılması ve florlu gazlara ilişkin kapasite geliştirilmesi: Bu bileşen, kapasiteyi ve yasal çerçeveyi güçlendirerek, sera gazlarından biri olan ve üretim sonucu oluşan florlu sera gazlarının giderilmesi hususunda, Türkiye’ye destek verecektir.
-
Kamuoyu bilincinin artırılması ve paydaş kapasitesinin güçlendirilmesi: Bu bileşen, bireysel ve toplumsal seviyede iklim eylemini artırmak amacıyla, toplumun kaynaklar ve iklim değişikliğinin etkilerine ilişkin farkındalığını artırmayı hedeflemektedir.
-
İklim değişikliği hibe programı: Bu program, yerel makamların ve taban örgütlerin iklim eylemine finansal destek sağlayacaktır.
Yakma Tesislerinin Çevresindeki Hava Kalitesinin Artırılması
Arka plan
Türkiye’de, AB’nin büyük yakma tesislerine yönelik direktifi kapsamına giren yaklaşık 100 tesis bulunmaktadır. Direktifin amacı, bu tesislerdeki emisyonu sınırlandırarak hava kalitesini artırmak ve hava kirliliğinin neden olduğu sağlık problemlerini azaltmaktır. Türkiye’nin AB katılım süreci kriterleri arasında çevreyle ilgili gerçekleştirmesi gereken sorumluluklarının bir parçası olarak, bu tesislerin durumlarının acilen tanımlanması ve direktifin koşullarıyla uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir.
Projenin amaçları ve temel faaliyetleri
Bu projenin amacı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığının, AB’nin büyük yakma tesisleri direktifini yerine getirebilecek kapasiteye getirilmeleridir.
Paydaşların yardımıyla mevcut yakma tesislerinin listesi hazırlanacaktır. Bu liste tesislerin, emisyon seviyelerinin, kullandıkları teknolojilerin, işleme yöntemlerinin ve yakıt tiplerinin kaydını tutacaktır.
Direktifi uygulamanın toplumsal, çevresel ve ekonomik sonuçlarını ölçmek için, düzenleyici etki analizleri gerçekleştirilecektir. Kayda değer bir bölümü özelleştirilmiş olan bu tesislerin büyük bir kısmının uyumlu hale gelebilmesi için büyük yatırımlar gerektiğinden, etki analizleri ve finansal analizler hayati önem taşımaktadır.
Sonrasında, Türkiye’de direktifin uygulanabilmesi için gereken kurumsal ve teknik kapasiteleri desteklemek amacıyla ilgili kurumlardan personeller üye ülkelere inceleme gezilerine katılacaklardır. Ayrıca, paydaşların bilincini artırmak için çalıştaylar da organize edilecektir.
Emisyonları Azaltarak Hava Kalitesinin İyileştirilmesi
Arka plan
Türkiye’de kentleşme ve sanayileşmenin artışının çarpık kentleşmeyle birleşmesi sonucu, hava kirliliğinde artış yaşanmıştır. Endüstriyel emisyonlar, araba egzozları, konutların ısınması ve elektrik üretimi, hava kalitesinin kötüye gitmesine neden olmaktadır. Fakat, havadaki NO gazları, uçucu organik bileşikler ve ozon gazının seviyelerine dair güvenilir veri eksikliği sebebiyle sorunun boyutu tam olarak belirlenememiştir. Katılım hazırlıklarının bir parçası olarak, hava kalitesinde AB standartlarını yerine getirebilmesi için Türkiye’nin gerekli altyapıyı oluşturması gerekmektedir.
Projenin amaçları ve temel faaliyetleri
Bu projenin amacı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, dört ana kirletici olarak adlandırılan sülfür dioksit, nitrojen oksitler, uçucu organik bileşikler ve amonyak için ülkelerin üst limitler belirlenmesini gerektiren AB direktiflerini kabul etmesini ve uygulamasını sağlamaktır.
Bu süreç, ulusal mevzuatın değerlendirilmesi ve her dört kirletici için tavan değerler belirlenerek hazırlanmasını içermiştir. Bu adıma hazırlık olarak öncelikle sanayi, konut ısınması ve araç kaynaklarına odaklanan, mevcut ve öngörülen emisyon seviyeleri üzerine ülke çapında bir anket yapılmıştır. Ayrıca, ilgili bakanlıkların (çevre ve enerji) ve Türk İstatistik Kurumu’nun çalışanlarına, söz konusu dört kirletici için veri ve kaynak analizi ve hava kalitesi modellemesi konularında eğitim verilmiştir.
Başka bir faaliyet ise, paydaşlara ve kamuoyuna yönelik, emisyonun düzenlenmesi ihtiyacı ve atılacak adımların olası etkileri konusunda seminerler ve çalıştaylarla bilinç oluşturulmasıdır.
Geleceğe yönelik olarak ise proje, hava kalitesini iyileştirmek için kapsamlı ve uzun vadeli bir strateji geliştirmiştir. Bu yol haritası, emisyonun düşürülmesine dair eylem planlarını da içermektedir.
Geçiş Dönemi Desteği ve Kurumsal Yapılanma
Arka plan
İklim değişikliği ile mücadele, AB ve Türkiye’nin başlıca öncelikleri arasında yer almaktadır. Türkiye, coğrafi konumu ve dahası, artan kentsel nüfusu, hızla büyüyen ekonomisi ve ithal enerji gereksinimi sebebiyle, iklim değişikliği etkilerinin yüksek risk oluşturduğu ülkeler arasında bulunmaktadır. 2000 yılından beri artışta olan sera gazı emisyonunun dörtte üçü enerji sektöründen ve endüstride, ulaşımda, binalarda ve tarımda kullanılan yakıtlardan kaynaklanmaktadır. 2020 yılında yüksek enerji tasarrufu yapan düşük karbon ekonomisine sahip olmak isteyen AB gibi Türkiye de, 2023 yılına gelindiğinde birincil enerji yoğunluğunu %20 azaltmayı (2008 değerleri üzerinden) hedeflemektedir.
Projenin amaçları ve temel faaliyetleri
Ana hedef olan, sera gazı emisyonunu azaltmanın bir parçası olarak, bu proje, ulusal ve yerel kapasiteyi artırarak, AB iklim politikası ve mevzuatı ile aşamalı bir şekilde uyum sağlanması sürecinde, iklime karşı dayanıklı düşük karbon kalkınmasına hazırlanmayı hedeflemektedir.
Proje, ilki yeşil büyüme yönünde strateji ve faaliyetler geliştirmek için analitik bir temel oluşturmak olmak üzere, 4 ana bileşenden oluşmaktadır. Binalarda, ulaşımda, atıklarda ve tarımda, maliyeti ve ne kadar azaltılabileceğini belirlemek, ülkenin hedefleri açısından daha etkili ve ekonomik bir uygulamaya imkan verir.
Projenin ikinci önemli maddesi, arazi kullanımı, arazi kullanımı değişikliği ve ormancılık (AKAKDO) için analitik bir zemin oluşturulmasıdır. Bu kalkınma, arazi kullanımı değişiminin izlenmesi için ulusal bir sistem oluşturulmasını ve ormancılıkla ilgili koşulların standart tanımlarında anlaşılmasını içermektedir. Bu bileşen, karbon stoklarının ve emisyonun hesaplanması ve sera gazlarının azaltılması amaçlarına yönelik, arazi alanları üzerine çalışmaları da içerecektir.
Üçüncü bileşen, Türkiye’nin az ilerleme kaydettiği, florlu sera gazlarının (F-gazları) aktarım kapasitesinin artırılmasını hedeflemektedir. Öncelikle, AB düzenlemelerinin gerektirdiği şekilde, F-gazlarının kullanımının kaydını tutmak için ulusal izleme sistemi oluşturmak önem taşımaktadır.
Son olarak, iklim değişimine karşı harekete geçmenin gerekliliğinin vurgulanması için, belediyelere, il müdürlüklerine, özel sektöre, sivil toplum örgütlerine, üniversitelere, araştırma enstitülerine, toplum temelli örgütlere, odalara, birliklere ve kamuoyuna yönelik, eğitim ve kamu bilinci kampanyaları düzenlenecektir.
İklim Değişikliğine Uyum Konusunda Kurumsal Kapasitenin Geliştirilmesi için Eğitim Projesi
Türkiye’deki kurumların AB uyum stratejisi doğrultusunda iklim değişikliğine uyum konusundaki kapasitelerinin arttırılması amaçlan projenin açılış toplantısı gerçekleştirildi. Faydalanıcı kurumun Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü, olduğu projede, İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu üyesi kuruluşların personellerine yönelik kurumsal kapasitenin arttırılması amacıyla eğitim programları düzenlenecektir.
Sözleşme makamı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü olan projenin süresi 10 aydır.
Florlu Sera Gazları (F-Gazlar) Konusunda Kapasite Oluşturma ve Aktarım için Kapasite Geliştirme Teknik Yardım Projesi
Bakanlığımız faydalanıcısı olduğu Florlu Sera Gazları (F-Gazlar) Konusunda Kapasite Oluşturma ve Aktarım için Kapasite Geliştirme Teknik Yardım Projesi, Mayıs 2017'de başlatılmış olup Mayıs 2020 yılında tamamlanacaktır. Projenin amacı, iklim değişikliğini önlemeye yönelik küresel çabalara katkıda bulunmak amacıyla insan kaynaklı sera gazı salımlarını azaltmak ve AB iklim politikası mevzuatına uyum sağlamak, F-gazlar konusunda kapasite geliştirmek ve mevzuatı iklim değişikliğini önleyici faaliyetlere hazırlamak üzere ulusal kapasiteyi arttırmaktır.